Aşureyle ilk defa 4,5 yaşında, bir komşu teyzenin aşure tenceresinin dibini sıyırırken tanıştığım hayal meyal aklımda. O günden sonra tabi ki en sevdiğim tatlıların başında gelir kendisi. Sonra yıllarca annem koca bir tencerede yapar, biz de afiyetle yer hale geldik. Adımız ne kadar “yemek cini” olsa da bol çeşit malzeme kullanılması, büyük tencerede çok miktarda yapılması, anne elinden yemenin zevki vs. derken planlarıma hiç almadığım, yapmaya yeltenmediğim bir lezzetti kendisi. Şimdiye kadar anneme sipariş vermek veya komşudan gelecek 2 kaseyi dört gözle beklemek suretiyle aşure özlemimi giderdim ama bekle bekle bir yere kadar :)
“Acaba bu sene bir cesaret etsem mi?” derken sevgili Cihan‘ın ölçüleri 5 lt.lik tencereye uygun, ‘aşure yapamayan kalmayacak’ yazarak paylaştığı tarifine rastladım ve “Aa 5 kayısı, 5 incir doğramakta ne var, yaparım ben bunu ya” diye diye kendimi gaza getirdim ve kolları sıvadım. Yaptıktan sonra “Yıllar yılı ben bu kadarcık şeyi mi büyütmüşüm gözümde?” diye hayıflandım. Tamam önceden ıslatması, doğraması biraz iş ama yıllarca yapmaya cesaret edemeyecek kadar da değilmiş. “Artık bir kere yaptım ya, senede bir kaç defa kere yaparım, hatta kendi tarifimi de geliştiririm inşallah” dedim.
Kolay, az ölçü vs. diye bahsederek aşure fotoğrafını yayınlayınca tarif için çok sayıda istek geldi. Ben de uyguladığım haliyle arkadaşımın tarifini ve naçizane tecrübelerimi yazdım. Aşure yapmaya cesaret edemeyen, komşusundan gelecek bir kap aşureyi kaçırmamak için evden çıkmayan arkadaşlar (evet böylesi de cidden var :D ), haydi bu tarifle aşure yapamayan kalmayacak :))
Nohutu ve kuru fasulyeyi ayrı ayrı kaselerde geceden ıslattım. Orijinal tarifte buğday da aynı şekilde soğuk suya ıslanıyordu, ben de önce soğuk suya ıslattım ama tavsiyeler üzerine daha kolay yumuşaması için buğdayı bir tencereye alıp üzerine bolca su doldurdum ve ocakta bir taşım kaynattım. Altını kapatıp bu suyun içince sabaha kadar ıslanmaya bıraktım.
Ertesi güne buğdaylar bayağı şişmiş ve yükselmişti.
Buğdayı 5 lt.lik bir tencereye aldım, üzerine bol su ilave ettim ve kaynamaya bıraktım. Biraz pişince soyulmuş bir elmaya 8 - 10 karanfil batırıp içine attım. Elma pişene kadar kaynatıp içinden geri çıkardım.
Nohut ve fasulyeyi de düdüklü tencerede haşladım. Biraz yumuşakça olmasına dikkat ettim. Kimi ayrı ayrı haşlıyormuş ama ben ikisini aynı anda pişirdim, güzel denk geldi.
Kuru üzümü bir kasede kaynar suda ıslattım, 10 dk. sonra süzdüm. Kuru incir ve kayısıları da minik minik doğradım. Kimisi inciri de kaynatıp suyunu döküyormuş aşureyi karartıyor diye ama ben öyle bir işlem yapmadım. Elmayı da minik minik doğradım.
Buğday bayağı bayağı pişince nohut ve fasulyeyi de ekleyip 10 dk. daha pişirdim.
Daha sonra üzümü, doğranmış kuru meyveleri, elmayı ve portakal kabuğu rendesini de ekleyip 5-10 dk. daha pişirdim. İnciri bu renk karartma olayından dolayı içine koymayanlar da varmış ama ben rengi pek sorun etmiyorum açıkçası, benim için lezzeti yerinde olsun tamamdır :) İnciri içine koymama rağmen hiç de kararmadı, belki incirin cinsi de etkilidir. Gelen bir tavsiye de doğranmış incirleri kasenin dibine koyup aşureleri üzerine doldurmak şeklindeydi, o da mantıklı geldi. Size de fikir olsun.
En son şeker, süt ve fındığı da ilave edip 5 dk. kadar kaynattım. Şeker ölçüsü ideal geldi bana ama yine de tadıp damak zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. Soğudukça şeker tadını daha çok belli ediyor unutmayın.
Pişen aşureyi ocaktan alıp kaselere doldurdum. Kıvamını biraz sulu tutmak gerekiyor çünkü bekledikçe kıvam illa ki koyulaşıyor. İlk defa yaptığım için beni en çok kıvamını ayarlama kısmı tedirgin ediyordu. Bayağı sulu bir aşureydi ama tabi ki akşama biraz daha katılaşmıştı. Ben çok koyu sevmediğim için bir dahaki sefer daha da sulu bırakacağım.
Malzemeler
Talimatlar
Nohutu ve kuru fasulyeyi ayrı ayrı kaselerde geceden ıslattım. Orijinal tarifte buğday da aynı şekilde soğuk suya ıslanıyordu, ben de önce soğuk suya ıslattım ama tavsiyeler üzerine daha kolay yumuşaması için buğdayı bir tencereye alıp üzerine bolca su doldurdum ve ocakta bir taşım kaynattım. Altını kapatıp bu suyun içince sabaha kadar ıslanmaya bıraktım.
Ertesi güne buğdaylar bayağı şişmiş ve yükselmişti.
Buğdayı 5 lt.lik bir tencereye aldım, üzerine bol su ilave ettim ve kaynamaya bıraktım. Biraz pişince soyulmuş bir elmaya 8 - 10 karanfil batırıp içine attım. Elma pişene kadar kaynatıp içinden geri çıkardım.
Nohut ve fasulyeyi de düdüklü tencerede haşladım. Biraz yumuşakça olmasına dikkat ettim. Kimi ayrı ayrı haşlıyormuş ama ben ikisini aynı anda pişirdim, güzel denk geldi.
Kuru üzümü bir kasede kaynar suda ıslattım, 10 dk. sonra süzdüm. Kuru incir ve kayısıları da minik minik doğradım. Kimisi inciri de kaynatıp suyunu döküyormuş aşureyi karartıyor diye ama ben öyle bir işlem yapmadım. Elmayı da minik minik doğradım.
Buğday bayağı bayağı pişince nohut ve fasulyeyi de ekleyip 10 dk. daha pişirdim.
Daha sonra üzümü, doğranmış kuru meyveleri, elmayı ve portakal kabuğu rendesini de ekleyip 5-10 dk. daha pişirdim. İnciri bu renk karartma olayından dolayı içine koymayanlar da varmış ama ben rengi pek sorun etmiyorum açıkçası, benim için lezzeti yerinde olsun tamamdır :) İnciri içine koymama rağmen hiç de kararmadı, belki incirin cinsi de etkilidir. Gelen bir tavsiye de doğranmış incirleri kasenin dibine koyup aşureleri üzerine doldurmak şeklindeydi, o da mantıklı geldi. Size de fikir olsun.
En son şeker, süt ve fındığı da ilave edip 5 dk. kadar kaynattım. Şeker ölçüsü ideal geldi bana ama yine de tadıp damak zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. Soğudukça şeker tadını daha çok belli ediyor unutmayın.
Pişen aşureyi ocaktan alıp kaselere doldurdum. Kıvamını biraz sulu tutmak gerekiyor çünkü bekledikçe kıvam illa ki koyulaşıyor. İlk defa yaptığım için beni en çok kıvamını ayarlama kısmı tedirgin ediyordu. Bayağı sulu bir aşureydi ama tabi ki akşama biraz daha katılaşmıştı. Ben çok koyu sevmediğim için bir dahaki sefer daha da sulu bırakacağım.
Biraz dinlendirdikten sonra süslemesini yaptım. Nar almayı unuttuğum için benimkiler narsız oldu, ama yine de çok lezzeti yerinde oldu.
İşte ilk aşure maceram böyle tatlılıkla, güzellikle nihayete erdi elhamdulillah…